Son yıllarda, özellikle genç yetişkinlerde ileri evre kolon kanseri teşhisinde kayda değer bir artış gözlemleniyor. Ülkemizde ve dünyada, 20'li ve 30'lu yaşlardaki bireylerde kolon kanseri görülme sıklığı, sağlıklı yaşam tarzı ve araştırmaların artmasına rağmen endişe verici bir şekilde yükseliyor. Uzmanlar, bu durumu hem çevresel faktörler hem de sosyo-ekonomik koşullarla ilişkilendirmekte. Bu durum, gençlerin sağlık alışkanlıkları ve yaşam tarzı üzerinde durulması gereken önemli konulardan biri haline geliyor.
Kolon kanseri, genellikle 50 yaşından sonra teşhis edilen bir hastalık olarak bilinse de, son yıllarda genç bireylerde de bu hastalığın görülme sıklığı araştırmacıları endişelendirmeye devam ediyor. 2019 yılında yapılan bir araştırmaya göre, 20-34 yaş arası gençlerde kolon kanseri oranı son 10 yılda %51 oranında artış göstermiştir. Bunun temel sebeplerinden biri, genetik yatkınlıklar olmakla birlikte, yaşam tarzı faktörleri de göz ardı edilemez.
Araştırmalar, obezite, düşük fiziksel aktivite, sağlıksız beslenme, aşırı alkol tüketimi ve sigara kullanımı gibi faktörlerin gençlerde kolon kanseri riskini artırdığını ortaya koymuştur. Özellikle sağlıklı gıda seçimlerinin azalması, işlenmiş gıda tüketiminin artması ve fast food alışkanlıklarının yaygınlaşması, kolon kanserine zemin hazırlayan durumlar arasındadır. Ayrıca, gençler arasında giderek artan stres ve psikolojik rahatsızlıklar da bu durumu etkilemektedir; zira stresin vücut üzerindeki etkileri, bağışıklık sistemini zayıflatarak kanser riskini artırabilmektedir.
Uzmanlar, gençlerin sağlık bilinci konusunda daha fazla farkındalığa sahip olmaları gerektiğini vurguluyor. Düzenli check-up ve tarama testlerinin yapılması, özellikle ailede kolon kanseri öyküsü bulunan bireyler için daha da önemlidir. Gelişmiş tıbbi teknolojiler, kanserin erken teşhisinde büyük bir rol oynamaktadır, ancak bu teknolojilerin etkin şekilde kullanılması için toplumda geniş bir farkındalık oluşturulmalıdır.
Bir diğer önemli nokta ise, gençlerin beslenme alışkanlıklarını gözden geçirmeleri gerektiği. Sebze ve meyve ağırlıklı, lif oranı yüksek bir diyetin benimsenmesi, kolon kanseri riskini azaltmada etkili olduğu kanıtlanmıştır. Ayrıca, fiziksel aktivitenin artırılması da yalnızca kolon kanseri değil, genel sağlığın korunması için kritik bir rol oynamaktadır. Gençlerin sosyal medya aracılığıyla sağlıklı yaşam tarzlarını benimsemesi, spor ve beslenme hakkında daha fazla bilgi edinmeleri teşvik edilmelidir.
Özetle, gençlerde kolon kanseri oranlarındaki artış önümüzdeki yıllarda daha fazla dikkate alınması gereken bir durum olarak öne çıkıyor. Uzmanlar, hem bireylerin hem de toplumun bu konuda bilinçlenmesi gerektiğini vurguluyor. Gelecek nesillerin sağlık sorunlarıyla daha da karşılaşmamak adına erken önlemler almak, bu hastalığın yaygınlığını azaltmanın en etkili yolu olacaktır. Unutulmamalıdır ki, sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek, sadece kanser riskini azaltmakla kalmaz, aynı zamanda yaşam kalitesini de yükseltir.