Türkiye ve Rusya, dünya genelinde önemli jeopolitik aktörler arasında yer alıyor. İki ülkenin diplomatik ilişkileri, 105 yıl önce başlamış olup, bu süreç içerisinde birçok dalgalanma ve krizle şekillendi. Ancak son dönemde artan işbirlikleri ve karşılıklı bağımlılık, bu tarihi ilişkilerin yönünü yeniden değiştiriyor. Bu yazıda, Türkiye-Rusya ilişkilerinin tarihsel gelişimi, mevcut durumu ve gelecekteki olası senaryoları ele alacağız.
Türkiye ile Rusya arasındaki diplomatik ilişkilerin tarihine bakarken, 1918 yılında imzalanan Brest-Litovsk Antlaşması ile başladığını görmekteyiz. Bu antlaşma, iki ülke arasındaki ilk resmi ilişkiyi simgeliyor. O günden bu yana, ilişkiler pek çok tarihsel olay ve krizle şekillenmiştir. Özellikle soğuk savaş döneminde, iki ülke arasındaki ilişkiler ciddi bir gerilim içinde seyretmiştir. Ancak, 1990’ların sonlarına doğru yeniden şekillenmeye başlayan bu ilişkiler, özellikle ekonomik işbirlikleri ile önemli bir ivme kazanmıştır.
2000'li yılların başında, Türkiye'nin yaptığı diplomatik açılımlar ve Rusya’nın Kuzey Kafkasya’daki politikaları, iki ülkenin birbirine daha yakınlaşmasına katkı sağladı. Türk Akımı gibi projeler, enerji alanında karşılıklı bağımlılığın artmasına neden olurken, Suriye krizi gibi ortak çıkarları olan meseleler de iki ülkenin işbirliğini derinleştirdi. Ancak, bu ilişkilerin dinamikleri, her iki ülkenin stratejik hedeflerine göre sürekli değişim göstermektedir.
Günümüzde, Türkiye-Rusya ilişkileri hem siyasi hem de ekonomik yönden farklı bir boyuta ulaştı. Enerji ticaretinin yanı sıra, savunma sanayi alanında işbirlikleri ve askeri tatbikatlar, iki ülkenin ilişkilerindeki derinleşmeyi simgeliyor. Özellikle S-400 hava savunma sisteminin alınması, Türkiye'nin savunma politikalarında bir dönüşüm yaratmış durumda. Bu durum, NATO ile olan ilişkilerde de yeni bir tartışma konusu oluşturdu. Ancak Türkiye'nin Rusya ile olan bu derin ilişkileri, bir denge politikası olarak değerlendirilmelidir. Türkiye, hem Batı ile olan ilişkilerini sürdürmekte hem de Rusya ile olan işbirliklerini güçlendirmektedir.
İki ülke arasındaki ilişkilerin geleceği, bölgesel ve küresel dinamiklere bağlı olarak şekillenecek. Örneğin, Orta Doğu'daki jeopolitik gelişmeler, Türkiye ve Rusya'nın ortak çıkarlarını etkileyebilir. Ayrıca, Batı ülkeleri ile olan ilişkilerin gidişatı, bu iki ülke arasındaki işbirliklerini de belirleyecektir. Çin gibi diğer büyük güçlerin bölgedeki etkileri, hem Türkiye’nin hem de Rusya’nın dış politikalarını etkileyecektir.
Sonuç olarak, Türkiye ve Rusya arasındaki diplomatik ilişkiler, 105 yılın ardından dahi bir denge politikası etrafında şekillenmeye devam ediyor. Tarafların birbirlerine olan bağımlılıkları ve stratejik hedefleri, bu ilişkilerin geleceğini belirleyecek en önemli unsurlar arasında yer alıyor. 2025 yılında iki ülkenin diplomatik ilişkilerine dair yeni gelişmeler ve anlaşmalar, bu ilişkilerin geleceği açısından belirleyici olacak.