ABD başkanlık yarışında öne çıkan adayların Türkiye’ye bakışı, hem stratejik işbirliği hem de bölgesel dinamikler açısından dikkat çekici. Adaylar, Türkiye ile ilişkilerde denge ve çıkar gözeten farklı politikalar öneriyor.
2024 ABD başkanlık seçimleri yaklaşırken, adayların dış politika görüşleri de dikkatle inceleniyor. Türkiye, ABD için hem stratejik bir müttefik hem de zaman zaman gerilim yaşanan bir ülke olarak önemli bir konumda bulunuyor. Başkan adaylarının Türkiye’ye bakış açısı, iki ülke arasındaki ilişkilerin geleceği açısından büyük önem taşıyor.
Demokrat ve Cumhuriyetçi adaylar, Türkiye’nin NATO’daki konumu, Orta Doğu’daki rolü ve Suriye gibi bölgesel sorunlardaki etkisi üzerine farklı yaklaşımlar sergiliyor. Demokrat adayların çoğu, insan hakları ve demokrasi vurgusu yaparak Türkiye ile ilişkilerde bu konuların ön planda olacağını belirtiyor. Özellikle Türkiye’deki basın özgürlüğü, yargı bağımsızlığı ve demokratik süreçlere yapılan atıflar, Demokrat kanadın Türkiye ile ilişkilerde daha eleştirel bir yaklaşım benimsediğini gösteriyor. Ancak bu eleştirilerin, NATO gibi ortak güvenlik meselelerinde işbirliğini engellemeyeceği de vurgulanıyor.
Cumhuriyetçi adaylar ise Türkiye’yi stratejik bir müttefik olarak görmeye devam ediyor. Ancak Türkiye’nin Rusya ile olan ilişkileri, S-400 krizi ve bölgesel askeri operasyonları gibi konular adayların eleştiri getirdiği başlıklar arasında. Cumhuriyetçi adayların Türkiye ile ilişkilerde daha pragmatik bir yaklaşım sergilediği, özellikle enerji güvenliği, bölgesel terörle mücadele ve ekonomik işbirliği konularında Türkiye ile ilişkileri güçlendirme eğiliminde oldukları gözlemleniyor.
Her iki siyasi kamp da Türkiye'nin jeopolitik konumunu ve NATO içindeki önemini kabul etmekle birlikte, ilişkilerin geleceği konusunda farklı önceliklere sahip. Biden yönetimi sırasında yaşanan bazı gerilimlerin, özellikle yeni başkanla nasıl bir yöne evrileceği merak konusu. Başkan adaylarının Türkiye’ye yönelik dış politika vaatleri, seçim sonuçları sonrası iki ülkenin ilişkilerini yakından etkileyecek.
ABD-Türkiye ilişkileri, sadece iki ülkenin değil, aynı zamanda küresel politikanın önemli bir parçası olarak önümüzdeki dönemde de dünya kamuoyunun ilgisini çekmeye devam edecek.